17 Aralık 2010 Cuma

Yalnızlık Ezanı

Kadındı ismi hayatın.
teni tenime bi şekilde ulaşmış
bi kadın.
aşkı çıplak gözle görebildiğim tek varlıktı,
bel altı tüm çıplaklıkların yokluğunda.
onun dışında kalan her şeydi dünya
ve dünya kadını içine alamayacak kadar hiçbir şeydi.
İçte büyütüp dışa ucuza satılmış bi kaç gülücük kaldı
kadından geriye.
aşk artık sadece zamandan hediye.


Sırtında bi kadına yakışmayacak kadar ağır yükler,
yüzünde ‘ben seni anlıyorum’ dercesine
limoni bi gülümseme,
içinde hala çözemediğim
soluksuz tırmanışlar.
isimsiz kalan hayatımı lunaparka götürdü
dost.
o kadar renkliydi ki,
gecenin siyah olduğunu gittiği sabah hatırladım ben.
verilmiş sözler alınmış ahlara yenildi.
seninle ölüme giderim dediğim adam
beni içindeki o bi türlü düzüne varamadığı uçurumundan
bıraktı yalnızlığa.


Hayatın kulağına tam yalnızlık ezanı okuyacakken çıkageldin.
bi sevgili olamayıp dost da kalamadın sen.
sonlarımdan çıkardığım dersleri tahtamdan silip,
en iyisinin bitebilen olduğunu karaladın sayfalarıma.
gidenlerden farkın yoktu acıttın fazlasıyla.
ama mutluluk seninle olduğu kadar
saf olamamıştı başkasıyla.




Şimdi yollar var önümde.
bi otobüs camından görebildiğimden ibaret.
göremediğim her yer yalan
ve her yalan yeni acılara işaret.
aklım şoförle ortak,
bitsen de gidebilmelisin diye çırpınırken
kalbim muavini bekler bi mola verse de
geri dönse şu adam diye.
kulaklıktan gelen şarkı fon müziği olmuş
piç ettiğin her duygum için
içimdeki sana hesap soruşlarıma.
ben hala aşığım cümlelerce susuşlarına.


Ne zamanın hediyesi kaldı çantamda 
ne de sokağımda dostun lunaparkı.
koltuk rahat, muavin uyuyakalmış,
kulağımda aynı şarkı.
Şimdilik iznin olursa
yenebilecek günlük  kazıklarımı yiyip
orospu bedenlere saatlik anlamlar katıp
iştahsızlığıma inat doyayım.
ben daha hayatın adını koyamadım
bırak bari a.ına  koyayım.
                                      

                                                                                         O’na.





mert eker.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder