17 Aralık 2010 Cuma

Eskidendi

bi köşeye fırlatıp atmışız elimizdekileri. o kadar körmüşüz ki bakamamışız bile savurduklarımıza. acımadan, düşünmeden, yargılamadan, umarsızca silmişiz geçmişi. hakimi olmuşuz yalanlarımızın. zamanı suçlayıp mahkum etmişiz satır aralarına. Dostlukları, sevgileri, güvenleri, duyguları yıpratmışız. ve aşk. aşkı o kadar yıpratmışız ki o bile sırtını dönmüş bize. dünya yıkılsa zerre umrunda olmayan, o koskoca aşkı yıldırmışız. biz hep çizik atan, karalayan olmuşuz. pişmanlıklar sadece bu kelimelerin arasında anlam kazanmış. Çıkarları,  kuralları. ve o kuralları ölüm kadar acımasız olan bi hayatı kabullenmişiz. ama yine de güçlüymüşüz. gittiğimizde bitmiş, bittiğimiz yerde başlamışız. acıyı yüreğimize, keşkeleri sırtımıza yükleyip yol almışız.

sorma daha fazla sadece git.
her ‘neden’in bi ‘çünkü’sü vardır.
alınma terk edişlerime.
gidebildiğin her beden yanına kardır.   

                                                                                                                   O’na. 



mert eker. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder